Sosyal Medya

Güncel

Bizim MusulÂ’u kim verdi?

Yavuz Bahadıroğlu



“Musul’u Atatürk vermedi, zaten verilmiÅŸti” diyenler, ezberletilmiÅŸ çaresizliklerini seslendirmiÅŸ oluyorlar.

Bal gibi de Atatürk verdi…

Bu konuda imkânsızlıklar ileri sürülebilir. “Gücümüz bu kadarına yetti”denilebilir. Bunları bir yere kadar anlarım. 

Ama “vermedi” denmesini anlamam. Gerçekle de ilgisini kuramam.

Biliyorsunuz bu konu Lozan’da muallâkta kaldı, zamana bırakıldı. Dokuz ay içinde Ä°ngiltere ile Türkiye arasında görüşmeler yapılacak ve barışçıl bir çözüm bulunacaktı.

Haliç Konferansı (19 Mayıs 1924) da zaten bunun için toplanmıştı.

Fakat yine “Ä°ngiliz oyunu”na çarpıldık: Musul’u vermek şöyle dursun,Ä°ngiltere, bizden Hakkâri’yi bile istedi. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış”…

Tabii görüşmeler sonuçsuz kaldı.

Bu kez görüşmeler Ankara’da baÅŸladı. Al takke ver külahbir anlaÅŸmaya varıldı. 

05 Haziran 1926 tarihinde Ä°ngiltere ile karşılıklı imzaladığımız bu antlaÅŸmaya göre; “Türkiye ile Irak arasındaki hudut Cemiyet-i Akvam’ın 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaÅŸtırıldığı ÅŸekilde (Brüksel Sınır Çizgisi)” kesinleÅŸti.

O tarihe kadar hukuken “Türk toprağı” sayılan Musul, Irak’a terk edildi.

Misak-i Milli delindi…

Soydaşlarımız ağlaya ağlaya kaderlerine rıza gösterdiler.

Atatürk’ün Adliye Vekili (Adalet Bakanı) “Bozkurt” soyadlı Mahmut Esat,bu yüzden Atatürk’ün “çok sıkıntılı” olduÄŸunu naklediyor:

“Atatürk bir gün, lütfen, bu husustaki fikrimi sormuÅŸlardı. O sırada Musul iÅŸi, aleyhimize sonuçlandığı için, rahmetli hayli sıkıntılı idi. 

Åžu cevabı vermek cesaretinde bulundum: ‘Åžapka giymek, bu millet hesabına bir Musul fethinden üstündür!’

Atatürk hafifçe gülümsedi ve başını bir kaç defa eÄŸerek beni taltif etti.”(Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk Ä°htilâli, s.154-155).

Musul ne ki?..

Varsın 05 Haziran 1926’da yapılan Ankara AntlaÅŸması ile Musul terk edilmiÅŸ olsun!..

Varsın bugüne kadar çıbanbaşı olarak başımızı ağrıtmaya devam etsin!..

Musul’u kurtaramadık, ama ÅŸapkayı kurtardık!

Musul’u verdik, ÅŸapkayı aldık!

Yaşasın şapka!

¥

Gelin iÅŸi sulandırmayalım…

Musul ve Kerkük Misak-i Milli sınırları içindeydi ve Kemal PaÅŸa, 1923 yılında yaptığı bir konuÅŸmada Misak-i Milli sınırlarını tarif etmiÅŸti:

“Bu hudut Ä°skenderun Körfezi’nin güneyinden, Antakya’dan, Halep ile Katma Ä°stasyonu arasında Carablus Köprüsü’nün güneyinde Fırat Nehri’ne ulaşır. Oradan Deyrizor’a iner, oradan doÄŸuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alır.”

MeÄŸer neymiÅŸ? Musul 05 Haziran 1925’e kadar bizimmiÅŸ…

Bu tarihte imzalanan Ankara AndlaÅŸması’yla elimizden çıkmış…

Bu tarihte Çankaya Köşkü’nde Sultan Abdülhamid oturmuyor ya, Mustafa Kemal Atatürk oturuyor!

Kim vermiÅŸ oluyor, o zaman?

Valla ben vermedim!

Neyse olan oldu. Bazılarının ifadesiyle “geçmiÅŸe deÄŸil, geleceÄŸe bakalım”…

Hadi bakalım söyleyin: Musul’a müdahale edebilir miyiz?

Bunu anlamak için Ankara AndlaÅŸması’nın 6. Maddesine bakalım…

“Madde 6: Taraflar bir veya birkaç silahlı kiÅŸinin sınır mıntıkasında yaÄŸmacılık veya eÅŸkıyalık yapmak maksadıyla giriÅŸecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüd ederler.”

NeymiÅŸ? Irak’tan Türkiye’ye teröristler girmeyecek. Irak Devleti bunu durduracak. Durdurmazsa bizzat Türkiye durdurup sınırlarını koruyacak.

BM’nin de bu konuda bir sürü kararı var.

Yani Türkiye’nin Irak’ta bulunması meÅŸru bir hak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.